VF kat sol
VF kat sağ

10 Şubat 2016

ABD, Suriye’de kimden yana?

Suriye'de 2011 yılında başlayan ayaklanma 5. yılını doldururken ABD'nin kimden yana olduğu merak konusu oldu.

ABD'nin, 2013-2014 yıllarında Suriye'de özel olarak IŞİD ve Suriye'nin kuzeyinde Kürt kantonuyla ilgilendiği bir dönemdir.

Suriye'de açık ve gizli politikalar yürüterek müttefikleri ve hasımlarını ustaca oyalama yoluna gitti.

ABD'nin Suriye'de makas değiştirdiği tarih ise 2012 yılının Ekim ayıdır.

13 Eylül 2012 tarihinde Libya'nın Bingazi şehrindeki ABD Konsolosluğu'na düzenlenen saldırıda, ABD Büyükelçisi Chris Stevens ve üç elçilik çalışanı hayatını kaybettikten sonra Obama, Dışişleri Bakanlığı'na Hillary Clinton yerine John Kerry'i getirdi.

Obama o günkü “Suriye'de Beşşar Esed sonrası kimin geleceğini bilmiyoruz ve İslamcıların Suriye'de iktidarına sıcak bakmıyoruz” açıklaması aslında Suriye'de ABD ile Türkiye'nin ilk kırılma yaşadığı yerdi.

Suriye, Irak'a benziyor

ABD'nin Suriye politikasının Irak politikasına çok benzemeye başladığına şahit oluyoruz.

Irak'ın güneyi Şiiler, kuzeyi Kürtler, orta kesiminde ise Sünnilerin parçalanmışlığının bir benzeri bugün Suriye'de cereyan etmeye başladı.

Rusya'nın 4 aylık operasyonu neticesinde Suriye'nin batısı Nusayrilerin, doğusu Sünnilerin, kuzeyi ise Kürtlerin yaşam alanı şekline getirilmek isteniyor. Rusya da, İran da bu tabloya razı…

ABD, Suriye'de kimden yana sorusunun cevabı gayet basit… ABD, Suriye'de 3 yıldır ılımlı seküler bir muhalefet arıyor. Irak gibi Suriye'nin bölünmesinden yana tavır takınıyor.

Suriye'de gelinen nokta rejimin Rusya ile Halep'te başlattığı askeri harekât, 2011 yılında başlayan savaştaki dengeleri tersine çevirecek bir aşamaya geldi. 

Rusya'nın Halep'e günde 250 hava saldırısı düzenlediği açıklanıyor.

ABD'de yayımlanan The Washington Post'a konuşan bir muhalif lider, ABD'nin Cenevre'deki görüşmelerin yolunda gitmesi için Suudi Arabistan ve Türkiye'ye “isyancılara yapılan askeri yardımı kısıtlamaları için baskı yaptığını” söyledi.

Gazeteye konuşan muhalif grup Nureddin Zengi Hareketi sözcüsü Salam Abdulrezzak, “En önemli savaşımızı hâlâ veriyoruz. İlerleyen günlerde savaş daha da şiddetlenecek” dedi.

Halep Kuşatması

Esad rejimi geçtiğimiz pazartesi günü başlattığı kara operasyonuyla, muhalefetin Türkiye'ye açılan ikmal yolunu keserek, muhaliflerin uzun zamandır kuşatması altındaki Şii kasabaları Nubul ve Zehra'yı ele geçirmişti.

Rejim askerleri, Halep kent merkezini tamamen kuşatma altına almak için, Kastillo-Anadan yolunu da ele geçirerek, Halep'i tamamen kuşatma altına almak istiyor.

Rusya ve İran bu aşamada bütün muhalifleri kuzeye, Türkiye sınırına sürmeyi hedefliyor.

Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, “Suriye'de teröristler bozguna uğrayana kadar saldırılar devam edecek” derken, öte yandan hem Rusların hem de ABD'nin müttefiki PYD/PKK dışında kalan bütün muhalif gruplar hedef alınmaktadır.

ABD, PYD'nin yanında

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, geçtiğimiz hafta; “Türkiye-Suriye sınırında tam kontrolü sağlamak üzereyiz” yönünde bir açıklama yaptı.

Obama'nın IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi McGurk ise Kobani'de PKK/PYD ziyaretiyle “Suriye'de PYD'nin yanındayız” mesajını verdi.

ABD ve Rusya'nın Türkiye sınırında kontrolü sağlama operasyonları, IŞİD'den ziyade Türkiye'nin Suriye'de tamamen pasifize edilmesini hedefliyor. 

Halep'in muhalif kontrolündeki kısmında yaklaşık 350 bin sivil de rejimin kuşatma riskiyle karşı karşıya...

Ayrıca cumartesiden beri rejim güçleri Şam yakınlarındaki muhalif bölge Daraya'yı kuşatmış durumda.

Halep Azez yolunun kesilmesiyle 4 milyona yakın insanın kuşatma altında kalacağı tahmin ediliyor ve insani yardım yolu tamamen kesilmiş olacak.

Rusya'nın şehirleri kuşatması ve bombardımanları, aynı zamanda büyük göçlerin oluşmasına da sebep olacaktır.

Burada son nokta olarak ABD'nin Suriye ve Mısır politikasını, İsrail'in güvenliği üzerine oluşturduğunu bugün çok daha net anlamaktayız.