21 Aralık 2020

Arap baharı İsrail ile normalleşmenin ilk adımı

Orta doğuda Arap Baharı algısı ile başlayan fakat var olan Baharları Zemheri Kışa çeviren Proje’nin Bölgeyi ne hale çevirdiği hepimizce malum.

Halkları ve sokakları daha iyi kontrol etmek adına Dizayn edilen ülkeler ve yönetimlerle bölge, İsrail ile yaşanacak olan normalleşmeye hazırlandı.

Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Körfez ülkeleri ile İsrail arasında uzun süre perde arkasında yürütülen temas süreci, ABD’nin 13 Ağustos'ta BAE'nin, 11 Eylül'de de Bahreyn'in İsrail ile normalleşme anlaşmasına vardığını açıklamasıyla aleni hale geldi.

Aslında ilk günden Mısır, Umman ve Bahreyn’den tam destek alan bu normalleşme anlaşmalarının arkasında bu ülkelerin en önemli müttefiki olan ve anlaşmaya sessiz kalan Ağabeyleri Suudi Arabistan var.

Arap rejimlerinin attığı bu normalleşme adımları sadece “ihanet” ve “Filistin davasını satmak” olarak yorumlanabilir. Arap halkları ve sokaklar ise öfkeyle buna karşı çıkıyor ve normalleştirilen bu ihaneti asla kabul etmeyecektir.

Dünya Enerji havzalarının önemli bir kısmına sahip Ortadoğu, Sykes-Picot Anlaşması ile bölgenin yeraltı ve yerüstü enerji alanları Damızlık ve Sağımlık Çiftliğine dönüştürülmüş; İngiltere’nin başını çektiği Avrupa çeteleri tarafından Sistematik olarak 100 yıldır zaten istismar edilmektedir.

Sykes-Picot ile cetvel ve parmak hesabıyla Kadim bir imparatorluğu parçalayan ve yerine onlarca devlet hatta devletçik kuran, o dönemde Başını İngiltere ve Fransa’nın çektiği Emperyal Dünya tarafından bu kutsal Görev!  Bugün ABD ye verilmiş,  ABD ise Obez ve devasa iştahı karşısında bölgede İsrail eksenli yeni bir döneme Start vermiştir.

Ne oldu Arap baharı ile?

Arap Baharı ile gerçekten bölgeye özgürlük ve demokrasi mi geldi?

Arap baharı ile bölge ülkelerinde, halkların istediği iktidarlar mı yönetime geldi?

Yoksa baharı beklerken, sabah gözlerini açtıklarında Zemheri bir kışa mı uyandı bölge halkları.

Buyurun.

Sadece Libya üzerinden Zemheri kışa dönen baharlara bir örnek.

Libya Lideri Kaddafi Ankara Kara Harp Okulu’ndan mezun olmuş Osmanlı ve Türkiye’nin 21. Yüzyılda sahip olacağı güce ve etkiye inanmış bir subaydı.

Libya’da iktidarda iken Kıbrıs barış Harekatında Amerika’ya kafa tutarak, Türkiye’ye yardım etmiş ve 1970’lerdeki petrol krizi sırasında Türkiye`ye ucuz petrol veren tek liderdir.

Keşke bu kadar olsa, Alın size, Genel Kurmay Arşivlerinde Küçük Bir Anekdot,

Amerikan ambargosunu yok sayarak O günlerin zor şartlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne 25 tonluk roket ve 4 uçak dolusu askeri mühimmat hibe etmiştir.

Türkiye’ye gönderilecek malzemelerin uçaklara yüklenmesinde bizzat yardım etmiş ve sırtında uçaklara malzeme taşımış Osmanlı sevdalısı bir liderdi.

1974 Kıbrıs barış Harekatında Amerika ve İngiltere’nin Libya’daki tüm askeri üslerini kapatmış, Kendi Uçaklarındaki Libya bayraklarını çıkararak, Türk Bayrağı takıp, Kıbrıs’ın güneyinde Rum şehir ve limanlarını bombalayarak Türk çıkarmasına yardım etmiştir.

Tabi bu bilgiler sadece arşivlerde değil emperyal dünyanın hafızasında da mevcut, hesabı sonradan sorulmak üzere, kalıcı bellekte kaydoluyor ve unutulmuyor.

Yakın tarihimizde Refah-Yol hükümetinde Başbakan olan Sayın Erbakan Hoca’nın Libya Ziyaretinde Kaddafi ile olan özel görüşmelerinde neler konuşuldu bilemiyoruz fakat o geziden hemen sonra Ceberrut 28 Şubat darbesinin hükümetin başına inmesi düşündürücüdür.

Libya’da Sosyal Hayata gelince: Diktatör diye tanımlanan Kaddafi’nin Libya’sında sosyal hayat bakın nasıldı.

Kaddafi döneminde Petrol gelirlerinin yüzde 90’ı Libya halkına gidiyordu. Örneğin; istisnasız olarak her aile aylık 300 Avro yardım alıyordu.

Libya’da evlenmek isteyen tüm çiftlere devlet 150 metrekarelik daire veriyordu.

Libya’da evlerde kullanılan elektrik bedavaydı.

Su ve doğal gaz zorunlu ihtiyaç kapsamında olduğu için bedavaydı.

Libya’da eğitim ve sağlık hizmetleri bedavaydı.

Libya devleti, tüm hastalara ilacı hiçbir ücret talep etmeden veriyordu.

Benzinin litresi 0.08 Euro.

Libya ulusal bankaları faiz almıyordu.

Libya vatandaşları hiçbir şekilde vergi ödemiyordu.

Alt yapı yatırımları neredeyse Avrupa ülkeleri ile yarışacak seviyedeydi.

Libya hem Afrika’da hem de tüm dünyada en borçsuz ülkeydi.

Libya’da arabalar fabrika çıkış fiyatına satılıyor, nakliye bedellerini ise devlet karşılıyordu.

Yurtdışında burslu okuyan öğrencilere Libya devleti iadesiz olarak aylık 1650 Euro burs veriyordu.

Libya’nın anlı şanlı diktatörü nün Libya halkına yaşattığı sosyal yaşam! Sizce de Şaşırtıcı değil mi?

Baharı beklerken zemheri kışa Düçar olan diğer Arap ve Orta Doğu ülkelerinin durumu da pek farklı değil.

Tüm bu yapılanların, yapılmak istenen Yeni Skyes-Picot ve İsrail eksenli Akdeniz havzası için hazırlık olduğunu ve İsrail’in bugüne kadar yaptığı ve yapacağı tüm cinayet ve gayri meşruluklarının normalleştirilmesi adına yapıldığını anlamamız pekte zor olmadı aslında.

Şimdi; Türkiye ile Libya arasında yapılan son Anlaşmanın önemini ve hangi hesapları alt üst ettiğini daha iyi anlıyoruz sanırım.

Vesselam.