11 Haziran 2015

'Asmayacağız yargılayacağız'ın Türkçesi

 

"Asmayacağız, yargılayacağız..." dedi ya Beyaz Türklerin cici çocuğu Selahattin Demirtaş bu cümlede sakat/tuhaf bir şeyler var diye düşündüm bir süre...

Hayır, HDP'nin aldığı oy oranının sarhoşluğuyla üst perdeden cüretkar sallamasından bahsetmiyorum.

Çünkü biliyorum ki ne Selahattin Demirtaş tek başına bu cümleyi kurabilecek çapta ne de ona böylesi bir laf ettirirler.

 "Asmayacağız, yargılayacağız" cümlesi Demirtaş'ın farkında olmadan bilinçaltını deşifre etmesi açısından önemli.

Aslında Demirtaş bilinçaltında "asabilirim, asma arzum var yani bu seçeneklerim arasında duruyor" diyor "ama ben bunu tercih  etmiyorum" diye de ilave ediyor...

Şiddete, şiddet diline yaslanan tarafını da açık ediyor böylelikle.

Demirtaş hala sırtını yasladığı terör örgütünün silahlı gücüne güveniyor, oradan verilen suflelerle meydanlarda böylesi afra tafra satabiliyor.

Onun şiddete meyyal yüzünü görmek istemeyenler de "ne kadar demokrat" sloganları altında çılgınca alkışlıyorlar, makyajlayıp piyasaya sürdükleri siyaset figüranını...

Demirtaş'la ilgili özellikle Doğan Grubu gazetecileri iddialı çıkışlar yapıyor.

Neredeyse siyaset dünyamızın yeni kahramanı ilan edecekler.

Ancak orada durun; Demirtaş'ın demokratlığı  PKK terör örgütünün insan sevgisi kadardır ve onunla doğru orantılıdır.

Demem şu k; iplerini Kandil'in tuttuğu bir siyasi figüranın ötesine geçme şansı yok Selahattin'in.

Seçim sarhoşluğuyla "emanet oyların farkındayız" diyen Selahattin, Kandil'den yediği fırça sonrası geri adım atmak zorunda kaldı "emanet oy falan yok" açıklaması yapmak zorunda bırakıldı.

Kandil bu fırçasıyla Selahattin Demirtaş'a bir anlamda tükürdüğünü de yalatmış oldu.

Bir başka tuhaflıktan Muş'tan yansıdı kameralara.

Ergen irisi HDP'li Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan boyundan ve yaşından büyük laflar ederek " Ya sev ya terket"i bir adım öteye taşıdı "Bu memleketten defolup gideceksiniz. Bize çevirdiğiniz keleşleri size çevirmesini çok iyi biliriz" sözleriyle silahlı mücadelede ne kadar mahir olduklarının altını çizdi.

Aslında çok masumane ve meramını anlatan ve doğal bir cümleydi.

Doğaldı çünkü içinden çıktığı yapının gereği de buydu; tehdidi, ölümü, öldürmeyi kutsayan bir anlayışla birlikte büyümüştü çünkü.

Ama niyeyse özür dilemek zorunda bıraktılar taze milletvekili Burcu'yu.

Siyaset acemisi Burcu'da bu çıkışıyla ilk tokadını yemiş oldu.

Aslında kızcağız yanlış bir şey söylememişti ki; sırtını yasladığı örgütün şiddete meyyal dilinin bir yansımasıydı bu sözler.

Ve kitlesinden de bolca alkış almıştı; yani bir tuhaflık yoktu...

HDP'yle ilgili ilginç bir bilgi de Nişantaşı'ndan düştü ajanslara.

Beyaz Türklerin mekanı Nişantaşı, HDP'ye hatırı sayılır bir oy yüklemesi yapmış.

Yani HDP'liler biraz da 7 Haziran'da ki seçim başarılarını Nişantaşı'ndaki Beyaz Türklere borçlu...

Artık HDP'lileri Nişantaşı sokaklarına bekliyoruz Beyaz Türklerle birlikte halaya durmaya.

Ancak düne kadar Kürtlerle ilgili en aşağılayıcı dili kullanan ve onlara iğrenerek bakan Beyaz Türklerin bu halaya katılmayacağı da çok aşikar.

Çünkü Beyaz Türklerin bu ani sevgi patlamasının altında HDP'yi destekten çok Ak Parti düşmanlığı yatıyor.

Onlar HDP'ye oy vererek, adam yerine koymadıkları Müslüman idarecileri iktidardan uzaklaştırılmayı hedeflediler.

Bunu da şimdilik kısmen başarmış gibi görünüyorlar.

Ama şimdi de bir başka adam yerine koymadıkları unsurun iktidar koltuğuna ortak olma ihtimali belirdi.

O yüzden ikinci bir hayal kırıklığı onlar için büyük bir yıkım olur.

Çünkü (Beyaz Türklerin gözünden) yaşanan bu durum "yağmurdan kaçarken doluya tutulmak"la eşanlamlı vesselam...