28 Nisan 2017

Avrupa Yanlıştan vazgeçecek mi?

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulundaki konuşmasının ardından basın toplantısı düzenledi.Buraya kadar her şey sıradan ama Orban  Avrupanın beynine uzun süredir yaşadığı akıl tutulmasını aşması için esas çareyi de veriyordu:”Türkiye'de net bir istikrar sağlayabilenlerin desteklenmesi gerekiyor, Türkiye'de istikrar olmazsa hepimizin başı yakında belaya girer.”

Bir soru üzerine Türkiye'de 16 Nisan'da anayasa değişikliğine ilişkin yapılan halk oylaması sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kutladığını dile getiren Orban, Avrupa'nın daha büyük önceliğinin Türkiye'nin istikrarlılaştırılması olduğunu vurgulayarak  "Aksi halde, tüm bölge yangın yerine döner ve Avrupa üzerindeki baskı dayanılmaz olur. Bu yüzden Erdoğan'ın istikrarlı bir Türk siyasi hayatı oluşturmasını destekliyorum." şeklinde konuştu.

Yazılarımı takip edenler naçizane bilirler ki, uzun süredir “Avrupa'nın istikrarı Türkiye'den başlar demekteyim. Daeş'in son bir yıldır yaptığı saldırılar, Avrupa'nın kendi iç sıkıntıları ve belki de en önemlisi Avrupa'da esen sert milliyetçi dalga ve tabiki İslamofobik saldırılar bunların açık göstergeleri. İşte bu noktada Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın açıklamaları hakkı yerine teslim etmede esas rol oynayacaktır, umarım. Gerçi Almanya seçimleri, Hollanda da hükümetin kurulamamış olması ve özellikle de İngiltere de hükümetin seçim kararı almış olması da durumu net olarak ortaya koymaya yetiyor. Avrupa, Türkiye'nin istikrarı için çabalaması gerekirken çatışmalı bölgeyle arasında tampon görevi gören ülkeyi karıştırmakla ateşi topraklarına taşıma hevesinde. Lakin Türkiye'nin karışması Avrupa'nın yanması demek, işte Orban açıkça bunu ifade ederek Avrupa için kitabın ortasından konuşmuş oluyor.

Bugüne kadar anlattıklarımızdan hareketle, Avrupa'da aşırı sağ hareketlerin ve siyasi söylemlerin İslamofobi'nin oluşmasına etkisini de müşahade ediyoruz. PEGIDA ve benzeri oluşumlar, Geert Wilders ve onun gibi siyasetçilerin söylemleri halk tarafından dikkat çekici bulunuyor. Henüz daha siyasi ideolojisi kafasında oturmamış, ergenlik çağında olan bir genç bu söylemlerden etkileniyor da. Özellikle ekonomik olarak alt seviyelerde olup, Wilders ve PEGIDA gibi oluşumların, bu ekonomik yetersizliğe, göçmenlere ve bazı uç söylemlerle Müslümanlara bağlıyor olması Avrupa'da ırkçı bir ideoloji de oturtmuş durumda. Son süreçte özellikle Fransa da son seçimlerde Aşırı sağcı, ırkçı, göçmen ve Avrupa Birliği karşıtı Marine Le Pen'in başarısı ve Hollanda da bakan hanıma saldırlar da bunun göstergesi olarak sonuç vermiş gibi…

 Konuyu geniş bir şekilde ele aldığımız zaman, medya sayesinde geniş yankı uyandırmasıyla aşırı sağ görüşün ve ırk odaklı siyaset güden politikacıların söylemlerinin geniş halk kitleleri tarafından benimsenmesi tehlikeyi daha da arttırmakta. Bu tarz siyasi söylemler ve aşırı sağ hareketlerin geniş halk kitlelerine ulaştığını ve bu kitlelerin hassas oldukları duygu, düşünce ve görüşlere pek fazlasıyla dokunduklarını ve söylemin eyleme dönüştüğünü de ne yazık ki son saldırılarla görmekteyiz. İşte Orban'ın bu çıkışı Avrupa için milat olabilirse yanlıştan dönülebilir diye ummaktan başka şansımız yok.

Avrupa suçu kendinde görerek, kendine çeki düzen vererek Türkiye ile ilgili politikalarına yeniden şekil vermek zorunda. Tersi bir durum ateşi Avrupa içlerine salmaya yeter de artar bile, Fransa bunun bariz göstergesi…

Selam ile efendim…