18 Ağustos 2015

Bir psikolojik operasyon olarak algı yönetimi

Algılarımız dışında bir gerçeklik yok ve bu nedenle asıl büyük savaş algı düzeyinde yaşanmakta... Eğer profesyonel bir algı yönetimine maruz kalmışsa insanın elindeki silah tersine dönebilir... Bu ifadeler Doç. Dr. Bilal Karabulut'un kaleme aldığı Algı Yönetimi adlı kitaptan. Siyasi mühendislik, toplum mühendisliği, subliminal mesajlar, zihin kontrolü, psikolojik savaş, sosyal medya ve bilgi savaşları, siyasi parti ve liderler için algı yönetimi stratejileri gibi konuların yer aldığı kitaptan size ilginç iki örnek aktaracağım... Bunlardan ilki 50 mahkûmun sorgulandığı bir deney. Deneyde 49 mahkûm rol icabı sorguya katılıyor ve içeride göstermelik işkenceye maruz bırakılıyor. Kahramanımız en son sırada bekleyen 50.mahkûmdur. Daha ilk sıradakiler gömlekleri yırtık bir şekilde dışarı çıktığında 50. sıradaki mahkûm psikolojik olarak bazı anormal belirtiler vermeye başlamış. 21. mahkum çıktığında titreme nöbeti geçiriyor örneğin.. 37.mahkûmda ise korkudan altına kaçırıyor ve kendinden bir önceki mahkûmu beklerken ise kalp krizinin eşiğinden dönüyor. Çünkü odadan çıkan en son mahkûmun gömleği yırtılmış ve göğsü yanmış vaziyettedir. İlk müdahale yapıldıktan sonra 50.mahkûm nihayet sorgu odasına alınır. Yaklaşık 2 metre boyundaki sorgu elemanları "O adamı neden öldürdün? Hangi terör örgütü adına öldürdün? türünden sorular sormaya başladığında kahramanımız terörle bağlantısı olmadığını adamı kişisel bir mesele yüzünden öldürdüğünü hemen itiraf eder. Bu arada sorgu elemanlarından biri içinde soğuk su olan bir kova suyu 50. mahkûmun göğsüne döker.50. mahkûm dışarı çıktığında gömleği yırtılmış ve göğsü yanmış vaziyettedir! Gerçekten çok ilginç... Sonuç: Algılar, her zaman gerçekliğin önündedir.


 

İkinci örnek emekli olmuş bir öğretmenin hikâyesi. Yıllardır ilkokul öğretmenliği yapan biri ömrünün son demlerinde kafa dinlemek ve huzurlu bir yaşam geçirmek adına güzel, sakin bir yerden ev alır. İlk günlerini huzur içinde geçirmeye başlayan öğretmen bir vakit sonra mahalle çocuklarının toplanıp evinin hemen yakınında bulunan çöp bidonlarına sopalarla vurup ses çıkardıklarını görür. Onlara kızmaz ve olumsuz tek bir söz söylemez çünkü bunu yaptığında çocukların bu işten vazgeçmek yerine daha fazla ses çıkaracaklarını çok iyi bilir. Bir gün yanlarına iner ve onlara güzel iş yaptıklarını ve isterlerse bunu paraya çevirebileceklerini ifade eder. Onlara bir teklifte bulunur. Her gün ellerindeki sopalarla bidonlara vurmaları karışlığında bir miktar para ödeyeceğini söyler. Tahmin ettiğiniz gibi çocuklar bu teklife sıcak bakarlar. Anlaşma sağlanmıştır. Bir vakit sonra öğretmen çocukların yanına iner ve bu aralar işlerinin bozulmaya başladığını dolayısıyla ödediği paranın ancak yarısını verebileceğini söyler. Bir müddet sonra tekrar çocukların yanına iner bu sefer onlara iflas ettiğini, hiç parasının kalmadığını artık tek bir kuruş bile ödeyemeyeceğini bildirir. Çocuklar istisnasız şöyle der; o halde biz de bundan böyle yokuz. "Kendine bidonlara bedava sopa vuracak başka elemanlar bul" derler ve bir daha öğretmenin evinin yakınlarından bile geçmezler. Algı yönetimi aynı zamanda insan duygu ve motivasyonlarının da bir amaç doğrultusunda yönlendirilmesi demek.

 

 

Algı yönetimi her ne kadar CIA ve Amerikan ordusu tarafından ortaya atılmış ve uygulanan bir kavram olarak bilinse de tarihi çok eskilere dayanır. Kâhinlerin, büyücülerin, sihir yapanların kitleler üzerindeki etkisi, kitleleri yönlendirmede kullandıkları ritüeller, semboller, söz ve eylemler vs algı yönetiminin ilk örnekleri diyebiliriz. Günümüzde algı yönetimi profesyonelce yapılmakta ve neredeyse ayrı bir bilim dalı olarak faaliyet göstermektedir.  Algı yönetimi, yanıltıcı bilgi, söz ve semboller aracılığıyla  hedef kitleyi etkilemek, yönlendirmek ve önceden  belirlenmiş amaca hizmet ettirmek şeklinde yıllardır uygulanmakta ve böylelikle toplumların algıları, motivasyonları, duyguları esir alınmaktadır.. Batı son yıllarda insan beyninin işleyiş şekli üzerine yoğun mesai harcıyor. Avrupa'da ve ABD'de nörobilim alanında ciddi araştırmalar yapıyor. Örneğin ABD Başkanı B.Obama 2014 yılında nöroteknolojileri ve beyin araştırma merkezlerine bütçeden tam 100 milyon dolar kaynak aktardı. Türkiye ne yazık ki bu alanda pek faaliyet yürütmüyor. Sadece iki üniversitemizde bu alanda çalışmalar yapılıyor. Oysa Nevzat Tarhan'ın da ifade ettiği gibi Beyin Kontrolü Projesi ABD'de bütün askeri bürokrasinin öncelediği elektro manyetik projelerdir. Bu projeler ile elektromanyetik silahlar geliştirilerek bir insanın zaman ve mekân algısı değiştirilip onu iş göremez hale getirebiliyorsun; bunun daha ilerisine gidilerek kişinin yanlış komut vermesi sağlanabiliyor. Bu işin bilim ve teknik kısmı.

 

Algı yönetiminin siyaset alanında rakibini al aşağı etmek/devirmek için bilhassa medya organları ya da sinema aracılığıyla etkili bir biçimde kullanıldığı da bir gerçek.. Bugün teknik anlamda bunu Türkiye'de en etkili biçimde kullanan Doğan medyası, Sözcü gazetesi ve paralel yapıdır. Profesyonel ekiplerle çalışan bu insanlar CIA patentli algı yönetimi alanında uzmanlaşmış durumdadır. 28 Şubat döneminde algı yönetimini çok iyi yapmışlardı örneğin. Türkiye'de AK Parti karşıtlarının algı yönetimi konusunda, AK Parti politikalarını destekleyen medyaya göre bir gömlek üstün olduklarını söylemek durumundayım. Gezi kalkışması, 17-24 Aralık darbe girişimleri ve 7 Haziran sürecine kadar medya organları aracılığıyla üretilen algı operasyonlarını incelediğimizde ne denli profesyonel bir ekiple çalıştıklarını anlayabiliyoruz. Bakınız AK Parti kesiminde şu kutuplaşıyoruz algısını bile yutan aklı başında yazarlar var.. Türkiye algı yönetimi ve nörobilim alanına önem vermeye başlasa iyi eder. Belli ki önümüzdeki yıllar ülkeler savaşlarını beyin kontrolü/yönlendirme ve algı yönetimi üzerinden vermeye başlayacaklar...

 

@sivildemokrat

ufukcoskunn@gmail.com