20 Ocak 2020

Biri hayvan hakları yasasını durdursun!

Çok tehlikeli bir yasa daha geliyor! Adı hayvan hakları yasası olacak.  Yasa ile ilgili “Mecliste bir ilk; tüm partiler birleşti” haberleri yapıldı. T.B.M.M. Hayvan Hakları Araştırma Komisyonun Başkanı Ak Partili Mustafa Yel, “Öncelikle 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun isminin “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesini ve hayvanların refahının gerçekten insanlar gibi, canlı duygusal varlıklar olduğunun düşünülerek gözetilmesi gerektiğini ayrıca artık onların da hukukun bir öznesi haline gelmesinin zorunlu olduğunu filan söylemiş.  Söyleyecek elbette! Çünkü gerçekte savaş, kelimelerde başlar. Hayvanlar mal ve eşya olarak görüldüğü için bir hayvana zarar verilmesi hâlinde kabahatler Kanununa göre verilen idari cezalar yeteri kadar caydırıcı olmuyor diye devam etmiş ve eklemiş; vicdanlarımızı sızlatan, zaman zaman gerçekten ağladığımız veya gözyaşımızı içimize akıttığımız görüntülerin bundan sonra olmaması için elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız!

İyi ama o görüntü ve haberlerin pek çoğu zâten kamuoyunu böyle bir yasaya iknâ etmek için yapılan rıza imâlâtının atölye çalışmaları! Tıpkı kadına yönelik şiddet teması üzerinden ihdas edilen yasalarla toplumsal normları yeniden formatlayabilmek için yaptıkları gibi! Dünya'da üç beş milyon dolar meblağlı kimi ihaleler ya da suç kartellerinin alan savaşları için işlediği dehşet verici cinayetleri ve toplu kıyımları hatırlayın ve atın bir kenara! Burada küresel tekellerin ve içerideki yanaşmalarının her yıl kamu kaynaklarından milyarlarca doları kendi kasalarına akıtabilmelerini sağlayacak düzenlemelerden, başlarının belâsı bir milletin kolektif mizacını dönüştürerek toplumsal mutasyonlar oluşturmalarından, hatta insanın kendine dair ontolojik telâkkisinin yeniden kodlanmasından bahsediyoruz. Böylesi ekonomik, sosyopolitik ve ezoterik bir operasyon için gerekirse binlerce, kadın, adam, çocuk ve hayvanın öleceği, kitlelerin havsalasını şoka sokacak biçimde cinsellik ve vahşet yüklü kötülüklerin sergilendiği medyatik ve operasyonel “prodüksiyonlar” çekilecektir. Kuraldır; şantaj yapan kişiye istediğini verdiğiniz sürece şantaj devam eder. Herhangi bir yasal düzenleme ve toplumsal refleksler oluşturmanın ön koşulu akıl ve izan yerine afili trajediler ve feryatlar olduğunda, güçlü olanlar bunları rahatlıkla temin ederler.  Ayrıca bu düzeneği istedikleri sonucu almak için diledikleri sürede ve düzlemde çalıştırırlar. Üstelik bu düzenek, sıradan devlet aklının klasik adliye ve polis yapılanmasıyla asla nüfuz edip çözümleyemeyeceği bir yöntem ve yapılanma üzerinden çalışır. Bütün sonuçlar birbiriyle ilgilidir ve sıralı olarak aynı hedefi vururlar. Ama bütün sebepler birbirinden bağımsız ve birbiriyle irtibatsız gözükürler. Sebeplerin, faillerin ve hadiselerin sıradanlığı, hayatlarının sahiciliği, olabilirliği, birbirlerinden habersizliği, nesnel geçmişleri, gerçek yapımcıları görünmez, mâsum ve dokunulmaz yapar. Öte yandan kâh Ceren Özdemir'ler katledilir, kâh çöplük kenarlarından gözleri oyulmuş yavru köpek ölüleri toplanır, kâh kalabalıkların duya duya kanıksadığı çocuk tacizi haberlerinden birine daha “level” atlatan yeni bir detay eklenir. Cellat; sıradan sapığın biri, kurbanlar; güzel, masum ve savunmasız, yakınları ya da tanıklar acılar içinde ve çaresiz, feryatlar trajik, haber vermek medyanın doğal görevi, toplumda hem infial, öfke ve kaygı, dernekler, STK'lar, açıklamalar, basın duyuruları, önlem almaya davetler, yeni yasal düzenleme çağrıları…  Sonra, alkış, onay ve görünme ihtirası ile yoksunluk krizi yaşayan, bir adım sonrasını görmekten aciz, sıradan ve kifayetsiz politikacıların, eyyamcı ve goygoycu seğirtişleri…

Bu yaklaşım yasalaşırsa neler olacağını bakın size “en hafifinden” başlayarak anlatayım. Mustafa Yel'in ve başkanı olduğu komisyonun ortak yaklaşımı doğrultusunda hayvanlara yönelik olarak "insanlar gibi” ve “hukukun öznesi” olmuş varlıklar anlayışı kanunlaştırıldığı anda artık kimse kurban kesemez. Tasarıya göre, kurban veya bir tavuk kesenler en az iki yıl bir aydan başlayacak şekilde ertelenmesi ve kanunen para cezasına çevrilmesi mümkün olmamak kaydıyla hapis cezasına çarptırılırlar. İleride hiçbir siyasetçi, kanunu yaparken “yasanın bu biçimde kullanılarak amacından saptırılacağını düşünmemiştik” gibi ucuz bahanelerin ardına sığınmasın. Senin niyetin değil kanunun metninin ne dediği ve nelerin önünü açtığıdır esas olan.

Yasanın ülkemize dayatacağı diğer husus her yıl milyarlarca dolarlık veteriner ilacı, aşı ve medikal ürün tedariki gerekçesiyle hazinemizin küresel ilaç tröstlerince sistematik olarak yağmalanması ve hortumlanması olacaktır. Yine bu yasa sebebiyle hayvanlar için ameliyat, protez, ambulans hizmetleri, organ ve ilik nakli gibi kontrolü zaten çok güç alanlarda yapılmış gibi görünen harcamalara karşılık daha başka milyarlarca dolar içeride kurulmuş şirket, vakıf ve derneklere aktarılacaktır. Ayrıca bu hortumlamayı süreklileştirmek adına insan ve hayvan sağlığının aslında birbirinin tamamlayıcı ve ayrılmaz unsurları olduğunu hatta aynı şey olduğunu söylemeye başlayacaklar. Pek çok yapı farklı kurumsal ad ve görünümlerde denetleme, gönüllülük, alt yapı, barınma, danışmanlık sağlama gibi bahaneler ile kamu kaynaklarının kendilerine akıtılmasını sağlayacak, dahası kendilerine güç ve iktidar alanları açacaklardır. Bu tür yapıların ellerindeki güç ve iktidarı görünür faaliyet alanlarından daha çok dışarıdaki mahfiller adına milletin değerlerine ve iradesine karşı savaşmak için kullandığını da yazın bir kenara.

Bu kanun sebebiyle Türk köylüsü üzerinde patolojik hezeyanlar ve takıntılarla terör estirilecek ve akıl dışı hassasiyet ve beklenti talepleriyle onları hayvancılık yapmaktan korkar hâle getirecekler. “Süt insanın değil buzağınındır” ya da  “hayvanlar yemek değildir gibi sloganların şekillendirdiği yasaların tahakkümü altında hayvancılık yapılamaz. Et, süt, kürk, deri gibi her hayvancılık ürününü vahşet ithamı ile yaftalayan marazi akımlardan bahsediyoruz.

Yasanın amaçları arasında ezoterik bir veçhe ve kolektif mizacı değiştirmek de olduğunu söylemiştim. İnsanın ontolojik zeminini ve Türk'ün kolektif mizacını tahribe yönelik diğer maddeleri devam yazısında işleyelim.

Şimdi Ak Parti ve MHP'nin yapacağı en iyi iş o yasayı yavaşça yere bırakıp bir iki adım geri çekilmek. Diğerlerinin de…