03 Şubat 2020

Denizin Asi Çocuğu Mu, Uslu Çocuğu Mu?

İçimde kopan fırtınayı dindiremediğim bir bahar sabahı, kendimi benden daha dalgalı, daha hırçın bir denizin kenarında buldum. Yosun tutmuş bir kaya parçasına oturdum; üstüm başım kirlenir demeden, hiçbir şey düşünmeden... Dalga vurdukça kayalara, ıslanıyordum. Islandıkça üşüyordum.

 Sahi ne için gelmiştim ben buraya? Kendimi mi dindirecektim hırçınlaşmış denizi mi?

 Çantam gözüme takıldı; içinden bembeyaz kağıtlar çıkardım küçücük gemiler yapmak için. En sevdiğim şeylerden biriydi kağıttan gemiler yapıp suya bırakmak... Özenle irili ufaklı gemiler yaptım. Rüzgâr kimini aldı uçurdu kimini bana bıraktı. Ben; her küçük gemiye bir hayâlimi, bir duamı yüklüyordum. Onları denize bıraktığımda, eğer ufka doğru yol alırlarsa duamın kabul, hayâllerimin gerçek olacağına inanıyordum çocukça bir inançla...

Fakat gönderirdiğim her gemi geri dönüyordu. Ben ise inatla yeniden gemiler yapıp bırakıyordum azgın sulara... Her dönen gemi gözlerimden akan bir yaşı daha ekliyordu denizin masmavi sularına.

 Vazgeçmiştim...

 Ee ne de olsa:

 "Denizin asi çocuğuydum ben; evi barkı olmayan, hayâli kıyıya vuran..."

Ne kadar zaman geçti bilmiyordum. Ayrılık vakti gelmişti. Deniz durulmuştu durulmasına da benim fırtınam dinmemişti.

Kıyıya vurmuş onlarca gemim, başka bir kayada öylece duran çantam ve üstü başı sırımsıklam aklı karmakarışık yüreği parça parça olan ben, usulca veda  ettik bize kucak açan denizimize...

Arkama döndüm ve şöyle dedim:

"Bir gün gemilerimi kabul et olur mu?"

Bu bir duaydı ve deniz usulca kıyıya vuran dalgasıyla: "Amin" diyebildi...

Günler geçti aylar geçti ama hayâllerim hiç geçmedi. Hayâllerim belki de, bir kişinin "amin" demesini bekleyen dualardı.

Rabbim, kıyıya vurduğu her gemiyle bana: "Her nasip vaktine esirdir. Senin demenle değil Benim dilememle gerçekleşir." diyordu; hayâllerim olması gerektiği zaman, sırayla gerçekleştiğinde anlayacaktım.

Peki neydi beni kıyılara vuran? Küçücük omuzlarıma yüklediğim onca yük beni yürüyemez hale getirdiğinde anlayacaktım herkesin kendi kaderini yaşadığını.

Kopan fırtınalarda alabora olduğumda farkına varacaktım acziyetimin.

Kocaman kocaman sözler söylemeyi bıraktığımda görecektim henüz büyümediğimi.

Ve şefkatli bir eli tutunca sımsıkı...

İşte o zaman teşekkür edecektim duama "amin" dediği için hırçın denizime.

Ve şükredecektim bol bol hırçın denizimin Rabbine...