06 Ekim 2020

El Emin (Güvenilir)

"Gerçekten doğruyu söylüyorum, bak abdestliyim!" diyerek telefonla hararetli bir şekilde konuşan beyefendide takılı kaldı işitme reseptörlerim.

 Hayretimi hissedebilmem için bu cümleyi içimden birkaç defa tekrarlamak durumunda kaldım. Sonunda hayret, şaşkınlık ve öfke duygularını seçerek iç dünyama dönüp zihnimi soru yağmuruna tuttum.

 

NEDEN?

Doğru söylediğimizin, güvenilir bir insan olduğumuzun ispatı olarak niçin bir ibadetin ön şartı olan abdesti öne sürüyoruz? Neden ahlâki ilkelerin kendimizde var olduğunu göstermek için 'dini' bir araç kılıyoruz? Evet İslam dini, mensuplarına doğru söz ve eylemlerde bulunmalarını öğütler fakat doğruluğumuzun ispatını yapmayı üstlenmez. Bunu davranışlarımız üstlenir.

Mekke'de karma yapıdaki toplumun bütün kesimince; 'El Emin' (güvenilir) lakabını alarak, 'Muhammed-ül Emin' (güvenilir Muhammed) nidalarının hedefi olan peygamberimiz; her şeyden önce evrensel ahlâki değerlere sahip, güvenilir bir insan idi. Fakat dikkatlerinizi çekmek istediğim şey, peygamberin doğruluğunun ve güvenirliğinin ispatı din değil (zira İslam dininden önce 'el emin' lakabını almıştı.) yine kendisi idi. İnsanların en hassas oldukları konuyu yani dini kullanıp kendisine destekçi yapmadı. Aksine İslam Peygamberi el eminliği ile dine destek oldu.

İbadetler, kul ve yaratıcı arasındadır. Bunun uzantılarını 'insanlar beni dindar görsün ve din bana destek olsun' maksadıyla dile getirmek sahtekârlıktır. İnsanlar sizi ancak insanlığınızla görebilir. Sözünüz ve davranışınız doğru ve uyum içerisinde oluduğunda görebilir.

İbrahim Sûresinde yer alan bir pasajda Allah, güzel söz ve kötü sözlere misal getirir.

İlgili ayetler:

"Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal  getirdi? (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.

Bu ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.

Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.

Allah, imana erişenlerin durumunu sapasağlam ve dosdoğru bir sözle, hem dünya hayatında ve hem de ahirette sağlamlaştırır; haksızlık yapanları ise, Allah sapıklık içinde bırakır; çünkü Allah dilediğini yapar."

(İbrahim 24-25-26-27)

 

Güzel sözü kökü sağlam ve dalları göğe yükselen bir ağaca benzetir. Bu ağaç her mevsim meyve verir ve insanlar ondan nasiplenir. Kötü söz ise kökü sağlam olmayan ve meyve vermeyen ağaca benzer. O, bir işe yaramaz.

İnsan şahsiyeti de böyledir. Ruhumuzu güzel, doğru söz ve eylemler ile süslersek; meyve veren sapa sağlam ağaç olabiliriz. Fakat ruhumuzu kötü, yalan, çirkin söz ve eylemlerle bezersek; kendimiz de dahil herkese zararımız dokunur.

Şahsiyetimizin eminliğini ibadetlerle değil söz ve eylemlerimiz ile ispatlayabilecek bilinçle kalabilmemiz temennisiyle..