21 Aralık 2015

Erdoğan, Filistin’i sattı mı?

Gözümüz kulağımız 2 gündür Türkiye-İsrail ilişkilerinin “normalleşmesi” için atılan adımlar ve İsrail ile Türkiye arasında mutabakata varıldığı belirtilen doğalgaz anlaşmasında.

One minute'la dünyayı sarsan, Mavi Marmara katliamı sonrası gerilen, uluslararası hukuk arenasına taşınan bir ilişkimiz var İsrail'le malum. İsrail'in Filistinliler'e ve İslam'ın ilk kıblesine yönelik saldırı ve katliamlarını da ekleyince İsrail'in adını duymak bile rahatsız ediyor duyarlı vatandaşı…

Şimdi o İsrail'le masaya oturuldu hatta iddiaya göre “ön anlaşma” tamamlandı.

İsrail medyası anlaşma maddelerini bile yayınladı:

-İki ülke büyükelçileri 2016'da yeniden göreve başlayacak.

-İsrail Türkiye'ye (İsrail basınına göre 20 milyon dolar) tazminat ödeyecek.

-Hamas'ın İstanbul'da ikamet eden önemli bir ismi Salih Aruri Türkiye'den sınır dışı edilecek.

-Ankara, İsrail'e karşı tüm suçlamalarından vazgeçecek.

Anlaşma imzalandığı andan itibaren de Türkiye ve İsrail gaz arama çalışmalarında iş birliği yapmayı, Türkiye, İsrail gazı almayı ve Avrupa'ya İsrail gazının taşınması için boru hattı inşasını kabul edecek.

Sonra da ilişkiler normalleşmeye başlayacak…

Peki nasıl olacak bu?

Gazze bu işin neresinde mesela? Türkiye, Gazze'ye yönelik ambargo ve ablukanın kaldırılması yönündeki kesin tavrından vaz mı geçecek?

Mavi Marmara şehitlerinin aileleri nasıl karşılayacak bu kararı, yakınlarının kan izleri geminin güvertesinden bile silinmemişken…

Gördükleri her Türkiyeliye, gözlerinden yaşlar dökerek Erdoğan sevgilerini anlatan Gazzeli analar ne diyecek?

Adını Erdoğan'dan alan Filistinli Tayyip Erdoğan (şimdi 6 yaşına gelmiştir sanırım) büyüdüğü zaman hikâyenin devamını nasıl anlatacak?

Mescid-i Aksa'nın kapısında her gün itilip kakılan, türlü işkenceye maruz kalan, haftada bir gözaltına alınan murabıt kadınların yürekleri titremeyecek mi?

Türkiye bizim ağabeyimiz diyen, kurtuluş umutlarını Türkiye'nin varlığına ve hamiliğine bağlamış Filistinliler, İsrail'le ilişki halindeki bir Türkiye'ye umut bağlamaya devam edebilecek mi?

Ve normal ilişkiler nasıl kurulacak?

“Yeniden seçilirsem iktidarımda Filistin devleti diye bir şey olmayacak” diyen Netanyahu ile…

Ben çok Arap öldürdüm. Bunda yanlış birşey yok” diyen bakan Naftali Bennett'le…

“Filistinli gençleri öldürdüğümüz gibi annelerini de öldürelim ki yılan yetiştiremesinler” diyen kadın Adalet Bakanı Ayelet Shaked'le…

Filistin'e ve Filistin'in yanında yer alan herkese topyekûn savaş açmış savaş kabinesiyle ilişkiler nasıl normal düzeye gelebilecek?

Sorular uzayıp gidiyor.

Sadece benim değil, Filistin konusunda hassasiyet sahibi herkesin cevabını merak ettiği sorular bunlar…

Böyle bir normalleşme kalplerimizin asla razı olduğu bir durum değil ama şunu da biliyoruz ki devlet olmak ve devlet duruşu denilen şey, birey olmaktan çok ama çok daha zor. Devletler öyle ya da böyle birbiriyle ilişkili olmak durumunda, hele de Filistin'e çıkan bütün yollar İsrail'den geçiyorken… Er ya da geç, normalleşme olmasa da seviyeli bir ilişki durumuna geçilecekti.

Türkiye'nin içinde bulunduğu ateş çemberinde ulusal çıkarlarını himaye etme zorunluluğu da göz ardı edilemeyecek bir gerçek.

Bu normalleşme adımlarının “Filistinli yetkililerle istişare edilerek ve onların rızasıyla” atıldığı yönündeki bilgi ve İstanbul'da Cumartesi günü Halit Meşal ile Erdoğan arasında gerçekleşen görüşme de yüreklere bir nebze olsun su serpiyor.

İnanıyoruz ve umuyoruz ki “one minute” duruşundan taviz vermeden gerçekleşecek bu normalleşme adı verilen “çatışmasızlık hali”…

Ve ellerini ovuşturarak keyifle “Bakın, çok güvendiğiniz Erdoğan nasıl da sattı Filistin davasını ve Hamas'ı” diyen “İsrailseviciler”in hevesleri kursaklarında kalacak…

Umudumuz duamızdır…