07 Temmuz 2015

Her şey Batı medeniyetinin ali menfaatleri uğruna mı?

Batı medeniyetinin tarihin bu evresinde de ciddi bir bunalımın eşiğinde olduğunu ifade etmemize bilmem gerek var mı? Tarihi akış içerisinde insanoğlunun tüm arayışlarına cevap veren üstün medeniyet anlayışı gelinen nokta itibariyle bir krizle neticelenmiş durumdadır. Bilirsiniz 80'li yıllarda Fukuyama "Tarihin Sonu Tezini" ortaya atmıştı. Batı medeniyetinin tüm insanlık arayışlarında ortaya koyduğu olgunluk seviyesiyle yakından alakalı bir tezdi bu. Fukuyama şunu demeye getiriyordu; İnsanoğlu batı medeniyetinin ürettiği siyasi ve ekonomik mekanizmalarla ulaşabileceği en üst seviyeye ulaştı. Cevap bulması gereken sorular cevaplandı. Arayışların sonuna gelindi. Kısacası insanoğlu varabileceği son noktaya ulaştı o halde tarihin sonuna gelinmiştir. End Of History tezi bana kalırsa fevkalade iyimser bir o kadar da acele ve acemice ortaya atılmış bir tezdi. Kaldı ki bir vakit sonra batı medeniyetinin tam göbeğinde vuku bulan ve 250 bin insanın katledilmesiyle sonuçlanan Bosna Savaş'ında batının gösterdiği çifte standart bir kez daha gösterdi ki insani, ahlaki ve vicdani değerlerin batı medeniyeti için bir kıymeti harbiyesi yokmuş ve demek ki tarihin sonuna gelinmemiş.  Tez böyle sonuçlanınca bu sefer devreye Huntington girdi. O da "Medeniyetler Çatışması Tezini" ortaya attı.

 

 Huntington yaşanan gelişmelerde batı medeniyetinin bir sorumluluğunun olmadığını aksine diğer medeniyetlerin çatışmasından kaynaklı yeni bir kaotik dönemin başladığını iddia ediyordu. Uzatmayayım Huntington kısacası şunu demeye getiriyordu; Batı medeniyetinin ali menfaatleri için diğer farklı medeniyet havzalarının, ilim-kültür birikimlerinin çatıştırılması gerekir. Bu iki tezin birbirinden farklı olmadığını Ahmet Davutoğlu şöyle izah eder. "Fukuyama "düzeni" Huntigton ise "kaosu" vurguluyordu. Fukuyama düzenin ardında Batı medeniyetini, Huntington ise düzensizliğin ardında bütün diğer medeniyet havzalarını gösteriyordu. Her iki tez de aslında siyasi-stratejik arka planı açısından birbirini tamamlayan siyasi tezlerdi." Diğer taraftan bu yaklaşımlar medeniyetlerin mekanik bir çizgiden ibaret olmadığı fikriyle çelişen yaklaşımlardı. Üstelik medeniyetlerin yeniden uyanışı fikrini de yok sayıyordu.

 

Peki, neden? Çünkü son yüzyılda yükselen Batı medeniyeti karşısında diğer medeniyetlerin yavaş yavaş tarih sahnesinden silindiği düşüncesi hâkimdi. Bu durum bana cumhuriyetin ilk yıllarında kendilerini üstün gören, milleti ise tepeden bakan, hakir gören ulus devletçi sistemi andırıyor. Evet, günümüzde batı medeniyetinin diğer medeniyet havzalarına bakışı, tutumu bu seçkinci, dışlayıcı, ulus devletçi sisteme pek benzer. Bugün batı medeniyetinin diğer medeniyetleri ölü medeniyetler olarak görmesi ve merkezi bir planlamayla diğer tüm medeniyet havzalarını batı perspektifli bir medeniyet tasavvuruyla yeniden dizayn etmeye yeltenmesi kuşkusuz kendini diğerlerinden üstün ve büyük görmesinin bir sonucudur. Kısacası bugün dünyada biricik olduğunu iddia eden Batı medeniyetini cumhuriyetin ilk yıllarında zuhur eden Kemalist zihniyete benzetebiliriz. Çünkü Batı medeniyetinin oluşumunda Ahmet Davutoğlu'nun da ifadesiyle Ari unsur öne çıkar. Ne var ki kendini üstün diğerlerini hakir gören bu anlayış ilk kültür şokunu Haçlı seferleriyle yaşamıştır. Çünkü barbar olarak gördükleri İslam medeniyetinin aslında bilim, sanat, felsefe, tıp gibi birçok alanda ne denli ileri olduklarını gördüklerinde ciddi bir bunalım yaşamışlardır. Ve bunalım panik halinde tarihin her devresinde kendini göstermektedir. Bu yüzdendir ki günümüzde yaşanan gerçekte bir medeniyetler savaşıdır. Ve bu savaşı 1099 yıllarında başlatan Batı medeniyetidir.

 

Medeniyet üzerine bir anket çalışması;

Batı medeniyetinin kendini diğer medeniyetlerden üstün gören o seçkinci tavrı en çok da Türkiyeli entelektüelleri etkilemiş ve çaresiz Batı medeniyetinin diğer tüm medeniyetlerden üstün olduğu inancı kendilerinde yer etmiştir. Bakınız size ilginç bir anketten bahsedeceğim.

İhsan Fazlıoğlu Hoca'nın "Sözcük ile Kavram Arasında Medeniyet mi, Temeddün mü?" adlı makalesinde yer verdiği medeniyet üzerine yapılan bir anket çalışması bu. 2013 yılında Türkiye ve Avrupa'daki değişik şehirlerde, farklı bilim dallarında eğitim gören öğrenciler ile öğretim üyeleri arasında, sohbet yöntemiyle bir anket çalışması yapılmış İki soru sorulmuş 1- "Medeniyet'ten ne anlıyorsunuz?" 2- "İslâm Medeniyeti'nden ne anlıyorsunuz?" Anket'in yapıldığı şehirler: İstanbul, Ankara, Kocaeli, Köln, Bosna, Berlin, Viyana... Anket 'in yapıldığı kişi sayısı: 270 öğrenci [185 Lisans + 63 Yüksek Lisans + 22 Doktora] + 53 Öğretim üyesi [Yard. Doç., Doç. ve Profesör]. Anketin yapıldığı kişilerin alanları: Sosyal [175] + Sayısal [86] + İlâhiyat [44] + Sanat [16].Anketin yapıldığı kişilerin dünya görüşleri: Muhafazakâr, milliyetçi, dindâr. Medeniyet'ten ne anlıyorsunuz? sorusuna verilen yanıtlar, istisnasız tüm katılımcıların, medeniyet sözcüğünden, Çağdaş Batı Medeniyeti'ni anladığını ortaya koymuştur. Katılımcıların %87'lik bir kısmı, insanlık tarihini zorunlu olarak Çağdaş Batı Medeniyeti'ni verecek şekilde, whigist(geçmişi, bugünü verecek biçimde okumak) bir tavırla yorumlamıştır. %13'lük kesim ise çeşitli tarihî şartların rolüne işaret etmiştir.

 

Katılımcıların hemen hemen tümü, bugünkü Çağdaş Batı Medeniyeti'nin kurucu tarihî unsurlarından biri olarak İslâm Medeniyetini göstermişler.. İhsan Fazlıoğlu bu yaklaşımı "Çağdaş Batı Medeniyetinin biraz da bizim medeniyetimiz olduğu anlamına gelir. Bu kabul de, Çağdaş Batı Medeniyetinin değerlerini kısmî de olsa benimsemeyi kolaylaştırır" şeklinde yorumluyor. Merak edenler anketin yorumlandığı bu makaleyi okuyabilir. Bu mühim konuyu devam ettirmek istiyorum. Şimdilik şu tespitle yazımı sonlandırayım. İnsanlık tarihi tek düze değildir "ilahi tabii süreç" dediğimiz bir süreçle yol alır. Bugün Batı medeniyeti üzerine üretilen tezler diğer medeniyetleri yok sayma ve hatta bitirme kibriyle yazılmış siyasi tezlerdir. Batı medeniyeti bir Tanrı gibi dünyadaki diğer medeniyet havzalarına müdahale etme, şekil verme hakkını kendinde görmektedir. Oysa İslam medeniyeti, Çin ve Hint medeniyetleri yeni bir şahlanma dönemine girerken aynı zamanda bu tezleri de geçersiz kılmaktadır. Bizler artık bu aşağılık kompleksinden kurtularak medeniyetin yeniden inşasında yüksek özgüvenle sorumluluk almalıyız. Tabi evvela işe Medeniyet nedir? Sorusuyla başlamalıyız. Kısacası her şey Batı medeniyetinin ali menfaatleri uğruna seyir etmemelidir.

@sivildemokrat

ufukcoskunn@gmail.com