İslamifobi Bir İnsanlık Ve Medeniyet Suçudur
Günümüz itibariyle İslamifobi basın ve medyayı ellerinde tutan küresel güçler tarafından bir proje olarak hortlatıldı.
Batı dünyasında özellikle İslam’a, Müslümanlara ve İslam
medeniyetine yönelik küresel bir saldırı var. Sürekli nefret körükleniyor,
İslamifobi oluşturuluyor.
Zira nasıl Antisemitizm bir insanlık suçu ise İslamifobi de o kadar
insanlık suçudur.
Batı ve Avrupa medeniyeti çok iyi bilmektedir ki, Bu topraklar
farklı medeniyetlerin yüzyıllarca nasıl hoşgörü içinde yaşayabildiğini çok iyi
kanıtlamıştır.
1920‘de ABD’de ortaya çıkan Protestanlık Orijini Fundamentalizm
(köktencilik)şimdi İslam kültürü ile özdeşleştirilerek lanse edildi.
Düşmanlık, Endülüs’ün İslam tarafından fethedilmesine dayanıyor. Haçlı
seferlerine asker bulabilmek için Kilise mensuplarının yaptığı propagandalar ve
fikir Hıristiyanlığına karşı tehlikeler üzerine oluşturulmuş olan hedef
‘’İSLAMİ FOBİ ‘’üzerine kurulur
O gün bu gündür Bunlar yüz
yıllardır harmanlanıp piyasaya sürülüyor. 11 Eylül 2001 deki kırılma bunlara
bir örnektir.
Küresel mekanizmanın mutfağında pişirilen İkiz Kuleler saldırısı
ile Afganistan’ı işgal ettiler, hesabı kitabı önceden çok iyi hazırlanmış bu
proje 11 Eylül’le beraber Start aldı.
11 Eylül saldırısının ardından Avrupa ülkelerinde Müslüman avı
başlattılar. Bununla yetinmediler bütün Müslüman ülkeleri işgal ettiler.
Katliamlara giriştiler, Dünyanın her yerinde İslam’a karşı bitmeyen bir nefret
ateşi yaktılar. Bu ateş medeniyetin tüm başkentlerinde ölçüsüzce yakıldı.
Eskiden zencilere tahammülleri yoktu şimdi Müslümanlara
tahammülleri yok. Avrupa Hiç değişmedi ve hiç değişmeyecekte. Ruhundaki
barbarlık kültürü dün olduğu gibi bugünde aynı
Yıllardır yaptıkları kültür deformasyonu ile Medeni görünüp
Müslümanlara barbar dediler asıl barbarlığı bugün kendileri yapmaktadırlar.
Vietnam, Kore, Kamboçya, Endonezya, Afganistan, Libya, Irak, İran,
Yugoslavya, Mısır, Suriye, Yemen’i işgal ederken kendi silahlarını deneyip
silah endüstrilerini yeniliyorlardı.
İslam karşıtlığının merkezi haline gelen Avrupa ülkelerinde
Müslümanlara karşı şiddet eylemlerinin her geçen gün artarak devam etmesi
gelecek açısından kaygı vericidir.
Bu saldırıların sadece marjinal aşırılıkla açıklanması mümkün
değildir. Saldırılara karşı yönetimlerin sessizliği, esas hedefin İslam’ın
Avrupa’dan tasfiyesi olduğunu göstermektedir.
Öte yandan Avrupa ülkelerinde devlet politikası haline gelmeye
başlayan bu hedef doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılarak İslam karşıtlığı,
yasalar ile hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması şeklinde, tarihe utançla
hatırlanacak notlar düşülmektedir.
İslam Coğrafyalarını yeni küresel dünya için, operasyon alanı
olarak gören, yirmi birinci yüzyılı tek yanlı bir küresel imparatorluk şeklinde
projelendiren, uluslararası sistemi ve güç haritasını buna göre şekillendirmeye
çalışan, Batı ve ABD’nin 11 Eylül eksenli küreselleşme serüveninin bugün
geldiği nokta ortadadır.
Avrupa’da yükselen İslam karşıtlığına karşı İslam dünyasında,
Müslümanların inanç ve ibadet özgürlüğünün ötesinde, var olma hakkının muhafaza
edilmesi için var olan tüm mekanizmalar harekete geçirilmeli veya daha güçlü
bir mekanizma oluşturulmalıdır.
İslam Dünyası bu güçlü mekanizmayı oluşturacak tüm dinamiklere
sahiptir. İnanıyoruz ki bu dinamikler en kısa zamanda islamifobi ve
antisemitizme karşı tüm insanlığın ve inançların, kendilerini güvende
hissedecekleri bir Dünya yaratacaktır.
Vesselam