19 Eylül 2015

İstanbul için önemli bir kaynak

ŞEHREMÂNETİ MECMUASI

İstanbul'da bundan tam 90 yıl önce de hayat pahalılığı, imar hareketleri, mesken noksanlığı ve dilencili gibi günümüzde de devam eden sorunlar mevcuttu. Bu dönemde yayınlanan İstanbul Belediyesi'nin resmi yayın organı olan Şehremâneti Mecmuası'nda konu ile ilgili yazılar adeta günümüze ışık tutmaktadır.

 Türkiye'nin belediyecilik alanında ilk dergisi olan İstanbul Şehremâneti Mecmuası, İstanbul Belediyesi'ne bağlı İstanbul Şehremâneti Neşriyat ve İhsaiyat Müdüriyeti tarafından İstanbul Şehremaneti Mecmuası adıyla Eylül 1340/1924 ile Mart 1942 tarihleri arasında aylık olarak yayımlanmış bir mecmuadır. II. Meşrutiyet yıllarında şehremaneti istatistik şubesi İstanbul Beldesi İhsaiyat Mecmuası yayımlamış ve kentle ilgili istatistik bilgileri içermişti.

Cumhuriyet yıllarında Şehremanetinin yayın etkinliği arttı. Şehremaneti Mecmuası bir bakıma İhsaiyat Mecmuası'nın devamı oldu. Aynı yıllarda yayımlanan Muharrerat-ı Umumiye-i Belediye Mecmuası (1926-1928) ile birlikte kendi geçmişi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki konumu ile ilgili değerli bilgileri içerdi.

Şehremaneti Mecmuası 73. sayıdan itibaren yayımını İstanbul Belediye Mecmuası adıyla sürdürdü.

Mart 1942'de 199. sayı ile son buldu. Bu tür bilgileri içerecek bir dergi çıkarma girişimi 1913'te Cemil Paşa'nın (Topuzlu) Şehreminliği sırasında gündeme geldi. Encümen-i Emanet bir kararname düzenledi ve Beyoğlu Dairesi müdüriyetinde bulunan Ahmed İhsan Bey bu işle görevlendirildi ama bir sonuç alınamadı.

İlk sayıda yer alan "Mecmuanın Programı" başlıklı yazıda ; derginin faaliyet alanları konusunda etraflıca bilgi verildiği görülmektedir. Bu programa göre Batı'da dergisi olmayan belediye olmadığı, bunun İstanbul Belediyesi için büyük bir eksik olduğu dile getirildikten sonra, Şehremâneti Mecmuası'nda belediyeleri ve İstanbul kentini ilgilendiren her türlü gelişmeye yer verileceği belirtiliyordu.

Fenni, idari, sıhhi ve ümrani bilgiler derginin başlıca konuları olacaktı.

Ayrıca Batı ülkeleri belediyelerindeki gelişmelerden Türkiye belediyelerini bilgilendirmek için bu tür konularla ilgili yazılar Türkçeye çevrilerek dergide yer alacaktı.

İstanbul'un geçmişine, belediyenin değişik dönemlerde geçirdiği yapılanmalarına değinilecek, 1855'ten beri Şehreminliğini üstlenmiş kişilerin özgeçmişleri ve görevde bulundukları dönemdeki icraatları yayımlanacaktı.

Belediye ile ilgili kanunlar, nizamlar, talimatlar, emirler ve kararlar düzenli bir biçimde dergide açıklanacaktı. Kentin ekonomik ve toplumsal gelişimi ile ilgili istatistik bilgilere yer verilecekti.

Mecmuanın çıkan sayıları incelediğimiz zaman programda hedeflenen amaca ulaşılabildiğini rahat bir şekilde söyleyebiliriz.Şehremâneti Mecmuası büyük ölçüde Osman Nuri Ergin'in gayretleriyle yayımlandı.

İstanbul'un kent tarihine yönelik son derece önemli bilgileri içeren dergi Osman Nuri'nin belediyecilik ve şehircilik üzerine oluşturduğu külliyatın bir parçasıdır.

 Şehremâneti Mecmuası, İstanbul'un hukuki, sosyal ve kültürel tarihine dair inceleme yapan bütün araştır­macıların birçok yönden istifade edebileceği derginin içeriğinde Cumhuriyet dönemi şehircilik faaliyetleri, sosyal hayat, toplum sağlığı, demografik ve iktisadi malumat,

Avrupa'daki belediyecik faaliyetleri, Anadolu'daki bazı belediyele­rin problemleri, farklı konulara dair birçok istatistiki veri, İstanbul şehreminlerinin fotoğrafları ve daha birçok belgeye ulaşmak mümkündür.

Dergide belediye ile ilgili mevzuat, iskân ve imara dair konular, şehir haberleri, İstanbul'un tarihi ve eski eserlerine dair araştırmalara da yer verilmiştir. Derginin her sayısında yer alan Osmanlı modernleşmesi ve ilk dönem Cumhuriyet tarihindeki şehircilik faaliyetleri açısında büyük bir önem taşımaktadır.

Derginin senesi, tarihi ve sayısı isminin hemen altında zikredilmiştir. İstanbul Şehremaneti Matbaası'nda bası­lan derginin dağıtım yeri “Şehremaneti hazine-i evrak binasındaki daire-i mahsusa” olarak belirtilmiştir.

gun1

 

Derginin kapağında mecmuanın muhtevasını yansıtan “Mündericat” kısmı çerçeve içine alınmış ve makaleler yazarlarıyla bera­ber kısaltılarak gösterilmiştir.

Dergide, A. Süheyl Ünver'in “Mahya ve Mahyacılık” başlıklı makalesi (1932), İbrahim Hakkı Konyalı'nın İstanbul'un kasırları, hamamları ve mezarlıklarıyla ilgili yazıları dergide yayımlanan dikkate değer çalışmalardandır.

A. Kohler adında bir Alman'ın 1930 yılındaki seyahatine dair anılarının İstanbul bölümünün Enver Şâzi tarafından yapılan tercümesi (1930) ve Mühendis İbrahim imzalı “Ayasofya” başlıklı makale de (1937) dikkâte değerdir.

1941'de basılan bir sayıda Rıza Çavdarlı'nın “İstanbul Mesireleri”, Sermet Muhtar Alus'un aynı başlıklı bir yazısı, Sedat Çetintaş'ın şehrin imarı için Simkeşhâne gibi bazı eski eserlerin feda edilmesi gerektiğine dair açıklaması, İbrahim Ostrova'nın Kariye Camii'ndeki Bizans mozaikleri hakkındaki yazıları ile âdeta bir tarih sayısı olmuştur.

Dergide aynı yıl değişik kişilerin, İstanbul'un imarında eski eserlerin zorluklar meydana getirdiği ve bunların yıkılmasının gerektiğini ileri süren görüşlerine yer verilmiş, “Yeni Açılan Unkapanı ve Yenikapı Güzergâhı” başlığı ile bir yazı dizisine başlayan İbrahim Hakkı Konyalı altı sayı devam eden bu makalelerinde, “Atatürk Bulvarı Birçok Tarih Yâdigârlarını Meydana Çıkarıyor” alt başlığı ile yeni açılan bu caddenin iki tarafında meydana çıkan tarihî eserleri tanıtmıştır.

İstanbul'daki hayat pahalılığı konusunda mecmua da, "İstanbul'da Hayat Pahalılığı ve Bir Alman Profesör'ün Tavsiye Ettiği Çareler ve Bazı Mülahazalar" başlıklı yazıda, İstanbul'da 1925 senesindeki hayat pahalılığını iki nedene dayandırılmıştır.

Bunlardan birincisi iklim sebebi ile buğdayın az olması nedeniyle baş gösteren ekmek sorunu, diğeri de İstanbul ticaretine özel bir durumu olan gıda malzemelerinin kesinlikle satılacağı durumuyla, bu maddeler için uygulanan yüksek fiyat politikasıdır.

Ekmek meselesi alt başlığında ekmekteki yüksek fiyat dile getirildikten sonra, onun yerini alabilecek bir gıda olan patatesin üzerinde durularak, patatesin yeterince değerlendirelemediği sonucuna varılmıştır.

Önümüzdeki sene ise Adapazarındaki çiftçiler ile bir sözleşme hazırlanarak, geniş topraklarda patates ekimi yapılarak ekmeğin az olduğu dönemlerde patatesin çoğaltılarak, bir nevi ihtiyacın giderilmesi hususunda bazı teklifler dile getirilmiştir.

İstanbul'da dünya piyasalarının birkaç misli üstünde satılan gıda maddeleri için de yüksek fiyatları kırmak amacıyla, Anadolu'dan çok miktarda fasulye ve nohut getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Süt ve süt ürünleri konusunda da Yeşilköy civarındaki arazilerin değerlendirilerek, bu ürünlerin halka daha ucuz satılması hususu ilmi olarak anlatılmıştır. Meyve ve sebzenin de Anadolu'dan çok pahalı olduğu, seyyar satıcıların da bu fiyatların artmasını tetiklediği örneklerle malumat verilmiştir.

Şehirdeki mesken yani konut meselesi mevzuunun da dergide yer aldığı görülmektedir. Şehrin artan nüfusunun da göz alınarak şehire uzak sayılan Çengelköy, Yeniköy, Bakırköy ve ilaveten Kâgıthane ve Alibeyköy arasındaki boş arazilerin değerlendirilmesi gerektiği dile getirildikten sonra, Avrupa'daki şehirlerde bunun örnekleri anlatılmıştır.

İstanbulun yediyüz bin olan nüfusu bugünkü haliyle barındıran apartman, köşk, han odalarında yapılacak tesviye ile sorunun azalabileciği, bunun dünyada bazı şehirlerde başarı ile uygulamaları örneklerle ortaya koyulmuştur.

Bir diğer yandan da kooperatif gibi müesseseler eliyle konut açığının giderilmesi için çalışmalar yapılması, devlet eliyle birtakım teşvikler verilerek konutla ilgili halkı rahatlatmak başka bir çözüm teklifi olarak sunulmuştur. Sur içindeki tarihi ev ve konutlarında restore edilerek tekrar kazanılmasının da ne kadar önemli olduğundan uzun uzadıya bahsedilmiştir.

İstanbul şehrindeki imar ve tanzim faaliyetleri başlıklı yazıda büyük öneme haizdir. İstanbul gibi çok geniş ve muazzam bir şehrin imar ve tanzimi hiç şüphesiz milyonlarca lira ve iki üç nesil eskitecek kadar zaman istemektedir.

1929'da açılan Fatih-Edirnekapı tramvay hattı nedeniyle Çukurbostan'ın bir kısmı istimlak edilmiş, güzergâhta bazı binalar alınmış, Edirnekapı'ya kadar parke taşları ve raylar döşenmiştir.

gun2

Bu bölgede yaşayan halkın büyük bir imkâna kavuşmasının yanı sıra, Edirnekapı'da mevcut tarihi abidelere de ulaşım sağlanmıştır. İstanbul'un bu bölgedeki imar hareketleri ve yeni tanzimlerin yapılması takdire değerdir.

Bu dönemde şehrin önemli sorunlarından birisi de dilenciliktir. Mecmuada dilenciliğin derhal kaldırılması talep edilmektedir. Memlekette dilenciliği günün birinde kaldıracak olan şey fikri terbiyedir.

Bunun yanı sıra medeni milletler hiçbir şekilde beklemeyerek dilenciliğe mani olmak için kanun yapmaktan da geri kalmamıştır. Bu nedenle bizim de bu tip kanunlar yapmamız elzemdir.

Herhalde kaldırılmaya müstehak bu çirkin hastalığın menşeî başlangıçta varlıklı bir adamın yoksulluk çeken ma'lûl, aciz, ihtiyar veya çocuk gibi insana acımak duygusu şeklinde vuku' bulmuştur.

Dilencilerin günümüzde her zaman ve her yerde olduğunu biliyoruz. Fakir ve aciz kişilere bakmak görevimizdir, fakat kaldırımlarda inlerken yirmi para verecek durumda değiliz. Dilenen ya da dilendirilen kişilerden para biriktirdiği de aşikârdır. Devletin ya da varlıklı kişilerin fakir ve acizlere yardım yaparak, bunun önüne geçmesinde büyük rolü olacaktır.

İhtiyaç sahibi insanlar için yeni iş olanakları oluşturmak ve aşevlerinden düzenli yemekler vererk bir nebze ihtiyaçlarının giderilmesine mutlaka çalışılmalıdır. Bu kişileri topluma kazandırmak için de dünyada uygulanan birçok yol ve yöntemin bizde de uygulanması kaçınılmazdır, denmektedir.

Günümüzde de Şehremâneti Mecmuası tarzında bir dergi yayınlanarak, bugün devam eden meselelerle ilgili de çözüm yollarının aranması gerekir.