Kilo vermek için kalori saymanın delinin pösteki saymasından farkı yoktur

Modern beslenme biliminin bir hatası daha ortaya çıktı ve “kilo vermek için kalori kısıtlaması yapılması şarttır” tavsiyesinin de yanlış olduğu ispatlandı.

JAMA' da yayınlanan araştırmada, kilo vermek için kalori hesabı yapmanın ve yiyeceklerin miktarını azaltmanın bir faydası olmadığı, şeker, işlenmiş tahıllar ve işlenmiş gıdalardan uzak duranların bir sene içinde önemli ölçüde zayıflayabilecekleri gösterildi (1).

Araştırma, kilo vermede katılımcıların diyetlerinin yağdan veya karbonhidratlardan fakir olmasının da diyeti genetik özelliklere göre belirlemenin de işe yaramadığını gösteriyor.

Araştırmacılar, kalori miktarı değil besinlerin kalitesinin önemli olduğunu, kalori sayma yerine sağlıklı beslenmeye odaklanılması gerektiğinin altını çiziyorlar. 

Araştırma nasıl yapıldı?

Araştırma düşük yağlı sağlıklı diyet ile düşük karbonhidratlı sağlıklı diyetin bir sene sonra kiloya olan etkisini ve bunun insülin direnci ve genotiple ilişkisini belirlemek için planlandı ve 18-50 yaş arasındaki diyabeti olmayan, vücut kitle endeksleri 28-40 arasında değişen 609 kişi üzerinde gerçekleştirildi.

Katılımcılar rastgele iki gruba ayrılarak bir gruba düşük yağlı diğer gruba ise düşük karbonhidratlı “sağlıklı diyet” uygulandı.

Düşük yağlı diyette yüzde 48 karbonhidrat yüzde 29 yağ ve yüzde 21 protein, düşük karbonhidratlı diyette ise yüzde 30 karbonhidrat, yüzde 45 yağ ve yüzde 23 protein vardı.

Sağlıklı diyet nedir?

“Sağlıklı diyet” tabiri ile işlenmiş gıdaların olmadığı, besleyici nitelikleri yüksek olan ve olabildiğince evde pişirilen yemekler kast ediliyor.

Düşük yağ grubunda yer alanlara esmer pirinç, mercimek, yağsız et, az yağlı süt ürünleri, taze meyve, kinoa ve bakliyat tavsiye edildi ve yağdan fakir olmalarına rağmen meşrubat, meyve suyu, pide, beyaz pirinç, beyaz ekmek gibi besinlerden uzak durmaları istendi.

Düşük karbonhidrat grubundakilere ise zeytinyağı, somon, avokado, kaşar peyniri, sebze, fıstık yağı, kuruyemişler, tohumlar ve merada otlayan hayvan ürünleri verildi.

Katılımcılar diyetisyenler tarafından eğitildi ve ilave şeker, işlenmiş tahılları en aza indirmeleri, daha fazla sebze ve meyve yemeleri öğütlendi.

Bu tavsiyeler, özetle “adam gibi beslenin” manasına geliyor!

Genetik inceleme de yapıldı

Araştırmaya katılanların insülin salgıları ile DNA örnekleri elde edilerek yağ ve karbonhidrat metabolizmasını etkileyen genetik varyantlar analiz edildi.

Buna göre de katılımcıların yüzde 40' ının yağa, yüzde 30' unun karbonhidratlara daha duyarlı oldukları, yüzde 30' unun ise ikisine duyarlı olmadıkları belirlendi.

Araştırmanın sonuçları

BİR: 12 ay sonunda düşük yağ grubunda olanların 5.3 kilo, düşük karbonhidrat grubunda olanların ise 6 kilo kaybettikleri, aradaki farkın istatistiki olarak anlamlı olmadığı belirlendi.

İKİ: Her iki grubun göbek çevresi, vücut yağ oranı, kan yağları, kan şekeri ve kan basıncında da iyileşmeler oldu.

Düşük karbonhidratlı diyet grubunda diğer gruba göre HDL kolesterol ve trigliseritlerde daha fazla düzelme görüldü.

ÜÇ: Genotiplerin diyete cevabı etkilemediği yani kişinin genetik yapısına göre diyet vermenin işe yaramayacağı anlaşıldı.

 CDC gene çuvalladı

Kalori saymak ve kısıtlamak modern beslenme tıbbın tıpkı VKE gibi akıl ve mantıkla ilişkisi olmayan saçma sapan tavsiyeleridir.

CDC de kilo vermek isteyenlere “yediğiniz içtiğiniz her şeyi ve bunların kalorilerini her gün kaydedin, kalorileri sınırlayın ve fiziksel aktivite ile yaktığınız kalorileri artırın" tavsiyesi yapar (3).

Kilo kontrolü aldığınız ve yaktığınız kalorilerin sayısını dengelemekle mümkündür diyen CDC bir kere daha çuvallamış oluyor.

İnsan onların sandığı gibi bir makine değildir, “aldığın kaloriyi azaltıp yaktığını artırsan kilo verisin, sağlıklı olursun” mantığı yanlıştır.

Kalori saymanın delinin pösteki saymasından bir farkı yoktur!