14 Mart 2018

Muhterem Hocam Yusuf Karaca…

Müslümanlar kendimize çeki düzen vermeliyiz…

Son 20-30 yıldır toplumun birçok kesiminde, YOZLAŞMA var.

Bu yozlaşma ve tefessühün, önüne geçmeliyiz.

Her birimiz, yanlışlarımızdan vazgeçmek için gayret sarfetmeliyiz.

Kendi kendimize söz verelim ve bir yanlışımızdan vazgeçmek için kararlı davranalım.

 

Son yıllarda, toplumumuzun çoğunluğunun terk ettiği demesek bile gevşeklik gösterdiği bir haslet, ZİYARET ETME…

Dostlarımızı, akrabalarımızı, sevdiklerimizi ZİYARET ETMEYE başlayalım.

Samimi olmasak da tanıdığımız bir kimse, hastalanmışsa ziyaretine gidelim…

 

Ziyaret ettiğimiz kişinin sevindiğine şahid oluruz.

Geçtiğimiz günlerde Arapça Hocamız Yusuf Karaca'yı ziyarete gittim.

Hocamla görüşmeyeli tam 45 yıl olmuştu.

Hoşbeşten sonra, kısaca hayatımı özetledim.

Hocamla sohbetimizin bir kısmı tabii olarak öğrencilik yıllarımızla ilgili oldu ve:

‘Mehmet Ali seninle telefonda konuşuyorken hatırlayamamıştım. Şimdi görünce seni hatırladım. O zaman da hareketli ve yaramazdın' dedi; hüzünlü ve ağlamaklı bir şekilde ilave etti; ‘Seninle gurur duydum evladım. Verdiğimiz emeklerin boşa gitmediğini görmek, beni ziyadesiyle sevindirdi.'

Hocamın bu iltifatları karşısında, hemen ayağa kalktım ellerini öpmek istedim, bırakmadı ve beni gözlerimden öptü.

İkimiz de duygulanmıştık…

Hocamız yıllar önce tercüme ettiği ve Ravza yayınlarından çıkan:

Cebrail'in Kanadından İlhamlar ve Muhammed İkbal

Adlı eserini imzaladıktan sonra, 99. Sayfadaki MÜSLÜMAN başlıklı bölümü gösterip; 102. Sayfadaki dipnotu okudu:

‘Bu tercüme 1998 yılında, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Büyükşehir Belediye Başkanı iken yaptığı büyük hizmetlerinden etkilenerek; geleceğin büyük lideri olması dileği ve heyecanı ile yapılmıştır. (Bu şarkı burada bitmedi, bitmeyecek.) Y. Karaca

 

Müslüman

İkbal, bu (Müslüman)  başlıklı şiirini, 1912 yılında yazdı. Bu dizelerini yazdığı günlerde İkbal, gece teheccüd namazı kılmak için kalkıyor, uzun süre Kur'an-ı Kerim okuyor, gözünden akan yaşlar, sayfaları ciddi ölçüde ıslatıyor, gün doğunca da kurusun diye bu sayfaları güneşe koyuyordu. Bu olaya şahid olanların anlattıklarına göre; gözyaşlarının izlerini taşıyan bu Kur'an-ı Kerim'i oğlu Cavid'e hatıra olarak bırakmıştır. Şiirdeki keskin, içli, umud dolu ifadeler, lider Müslüman beklentisinin nurlu ufuklarını işaret etmektedir.

….

….

Şiir iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde İkbal'in bir dostunun kendisini tenkid edişini anlatmaktadır.  Ve o dost şöyle demektedir: Ey İkbal sen durmadan ah ve elemlerle dolu sözler söylüyorsun. Geçmiş tarihin o muhteşem zaferlerini ve parlak devirleri anlatıp duruyorsun. Bu gün bunların Müslümanlara ne faydası var. Sen eski şarkıları terennüm ediyorsun. Artık senin milletin (İslam ümmeti) bunları dinlemek istemiyor. Ya bunları anlatıp durmaktan vazgeç veya artık sus; çünkü senin milletin ölmüştür, onlara yeniden can veremezsin. Mum yakarak, geçmiş geceyi aydınlatamazsın, diye tenkidini özetlemektedir.

İkinci bölümünde, dostuna cevap olarak şunları söylemektedir:

Ey Dostum! Ben bir Müslüman'ım ve Allah bana bir takım görevler ve ödevler vermiştir, onları yerine getirmekle yükümlüyüm. Bunları yapmayan bir insana Kur'anî Müslüman denebilir mi? Dünün o muhteşem Müslümanları görevlerini tam yaptılar, karşılığında dünyaya hâkim oldular, üstün şeref kazandılar. Ben bu gün O Müslüman'ı arıyorum. Bu sönmüz gözüken korların, küllerinin arasında dünyayı aydınlatacak kıvılcım vardır. Ama o kıvılcımı bu İslam milleti korları içinde ortaya çıkaracaktır. İslam, Kur'an-ı Kerim mevcud olduğu sürece devam edecektir. Kur'an'ın yok olması akıl dışıdır. Ebedidir, o hâlde bir gün mutlaka o lider ortaya çıkacak, Müslüman yeniden o şerefli aydınlık günlerine kavuşacaktır, şeklinde özetlenen ümid ve inancını haykırmaktadır.

 

Hocam bu satırları tane tane okuduktan sonra, 1998 yılında heyecanla yazdığım bu satırlardaki geleceğin lideri, Tayyip Erdoğan'ın bu günlerini hayal etmiştim.

Bu beklentim, Elhamdülillah bu gün gerçekleşmiştir.

Çünkü az da olsa Tayyip Erdoğan'da emeğim vardır…

Bundan dolayı Rabbime hamd ediyorum…

 

Hocamla geçirdiğim birkaç saat, bana birkaç dakika gibi geldi.

Birlikte otobüs durağına kadar gittik ve orada Hocamla tekrar görüşmek üzere vedalaştım…

Muhterem Yusuf Hocam…

Rabbim sizlere sağlıklı, bereketli, hayırlı ve uzun ömürler bahşetsin…

Sizin gibi bir hocanın öğrencisi olmayı bahşeden Allah'ıma hamd ve senalar ediyorum…

Allah'a emanet olun, sevgili Yusuf Karaca Hocam…