VF kat sol
VF kat sağ

07 Aralık 2020

Ortadoğu’da parmak izleri ve Kidon’lar

İran nükleer programının beyinlerinden Muhsin Fahrizade'nin Tahran'a yakın bir merkezde gündüz vakti profesyonelce hiçbir parmak izi bırakılmadan uzaktan kumandalı silahlarla öldürülmesi, akıllara Ilich Ramirez Sanchez'in yaptığı suikastları getirdi.

Ilich Ramirez Sanchez veya daha sık kullanılan lakabıyla Çakal Carlos. Bin bir  surat olarak da tanınan Carlos 25 yıllık bir kovalamacanın ardından 1994 yılında Fransız ve Sudan istihbarat örgütlerinin ortaklaşa düzenledikleri bir operasyonla yakalanıyor.

Özellikle 1980'li yıllarda yaptığı eylemlerle adını duyuran Ilich Ramirez Sanchez hakkında birçok kitap yazılırken, hayatı bir çok kez filmlere konu oldu. Cezaevinde Müslüman olan Ilich Ramirez Sanchez halen Fransa'da cezaevinde tutuluyor.

Muhsin Fahrizade Suikastinin politik, siyasi ve istihbarat açısından değerlendirilebilecek birçok yönü var.

Zira, İran'da sokakta yürüdüğünüzde yolda karşılaştığınız her dört insandan en az birinin İran istihbaratı elemanı olduğuna inanılan bir ülkede böyle bir suikast daha bir anlam kazanıyor.

2017 Aralık sonlarıydı, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani Tahran'da Ettelaat gazetesinde verdiği bir röportajında “Yetkililere koruma tahsis etmeye gerek yok. Ülkenin güvenliğinden sorumlu biri olarak diyorum ki; kimsenin suikast gerçekleştirme imkanı yok!” demişti.

İlginç olan, Ali Şehmani bu röportajı verdiğinde onlarca siyasi ve politik figürleri saymazsak, o tarihe kadar İran'da sadece nükleer Programı yürüten en az yedi nükleer fizikçi bir şekilde suikaste uğramıştı.

İran'ın önemli nükleer uzmanları, fizikçileri ve bilim adamları; masoud alimohammadi, ardeshir hosseinpour, majid shahriari, darioush rezaeinejad, mustafa ahmedi-roshan'ın birbirinden farklı inanılmaz suikastlar ile İran'ın en güvenli bölgelerinde öldürülüyor ve mossad ajanları her seferinde arkada kanıt bırakmadan izlerini kaybettiriyorlardı.

Son olayın ardından, İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Hüseyin Alayi: “Muhsin Fahrizade suikastı İsrail'in İran'daki casusluk ve operasyon şebekesinin hâlâ aktif olduğu ve ayrıntılı istihbarata dayanan ileri operasyon kabiliyetine sahip olduğunu göstermektedir.” Derken, hem olaya,  İran ulusal güvenlik Konseyine göre daha iyi vakıf olduğunu gösteriyor hem de İsrail'in ne yapabileceğinin de aslında sinyallerini veriyordu.

Suikast, akıllara sadece Ilich Ramirez Sanchez'i getirmiyor tabi ki. Teknik itibariyle Mossad'a bağlı Kidon Departmanını akla getirse de İran içerisinde bu birimlere bağlı, Yönetime muhalif halkın mücahitlerinden tutunda İran içinde İsrail in, geçmişi ve hazırlığı yıllara dayanan bir istihbarat çalışması olduğu gerçeğini göstermektedir.

İbranice: süngü veya mızrağın ucu anlamına gelen KİDON, İsrail İstihbarat Teşkilâtı Mossad'ın, suikast Misyonları ile bilinen departmanıdır.

Kidon elemanları, Mossad direktörünün üst düzey profesyonelliği gerektiren bilgi toplama niteliğindeki karmaşık operasyonlar da dahil olmak üzere çok tehlikeli görevler için seçtiği kişilerdir.

Eğitimleri, bir istihbarat operasyonu için gerekli olduğuna inanılan ve hayal edebilecek neredeyse her şeyi içerir. Teknolojik ve bilimsel teknik ve araçlar konusunda maksimum uzmanlık gerektiren konularda eğitilirler.  Görevleri sırasında şüphe uyandırmadan kodları hatırlama ve güvenli bir şekilde iletişim kurma konusunda yetkin hale gelirler.

Kidon masası, Mossad genel merkezinin içinde farklı bölümlerde farklı isimler altında faaliyet gösterir. Kendilerine "Takım" adını veren Kidon elemanları neredeyse hiç oraya gitmezler. Diğer birimlerdeki Mossad ajanları ile etkileşim halindeyken bile Kidon elemanları sahte isimler kullanıyor. Bu alanda üyeler üçüncü bir isim ve hatta bazen dördüncü ve beşinci kimlikleri kullanır.

Kidon'ların suikastları, kim olursa olsun ancak başbakan tarafından yazılı bir emirle verilebiliyor. Böylece işin içine her zaman devlet de katılıyor.

Binyamin Netanyahu'nun daha önce Muhsin Fahrizade yi işaret etmesi aslında yeni bir hedef talimatıydı.

Aslında Mossad ve  Netanyahu, İran'ın gelişmiş nükleer silah programının, nükleer bilim adamları ve subayların suikastları ile yıkılmayacağını biliyor.

Hedef çok daha stratejik.

Gelelim İran içerisindeki iktidar cephesine.

Ne bir ipucu, nede parmak izi, başkentlerinde güpegündüz kimin saldırdığını ancak tahmin edebilmek sanırım Hamaset ile açıklanabilecek bir kavram değildir.

Vesselam.